Daha iyi bir dünya tasarlamak!

Covid-19 her şeyi durdurdu, dünyada büyük bir değişim talep ediyor. Pek çok haksızlığın, adaletsizliğin ve yanlışın olduğu ‘normal’ sandığımız o günlere en iyi ihtimalle 2024 sonunda dönmemiz öngörülüyor. Amaç ne olmalı? O günlere dönmek mi, daha insana uygun bir dünya dizayn etmek mi? Daha insancıl bir dünya tasarlama fırsatı acı bir deneyimle de olsa sunuldu.

Şimdi evinde pijamayla dolaşan insanları yeniden fabrikalara, şantiyelere, ofislere götürüp verimli çalışmalarını sağlamak mümkün olacak mı diye dertleneceğimize gerçekten bu kadar uzun çalışma saatleri şart mı diye düşünmeyecek miyiz? Hayatın koşuşturmacasında ev dediğimiz yer hepimizi koruyan bir duvarlar bütünü idi. Buluştuğumuz, temizlendiğimiz, karnımızı doyurduğumuz, dinlendiğimiz. Artık daha fazlası olan ortama daha iyi bir dünya mı tasarlayacağız…

Çocuklar için dünyayı ve yaşamı deneyimledikleri yepyeni eğitim modelleri geliştirmek yerine onca yıl o kadar uzun saatler boyu nefessiz sınıflarda tutacağız,  yoksa önlerine farklı seçenekler mi sunacağız.

Binlerce yıldır yerleşik hayatta olan insan, neden hâlâ insana uygun evler, ofisler tasarlayamamakta; güneşi doğurduğu ve batırdığı, gölgeleri takip edebildiği şehirler inşa edememekte, ihtiyacı kadar üretim yapıp adil paylaşamamakta?

Ergonomik tezgahlardan , deneme kabinleri olmadan mağazalarda alışveriş yapmanın keyfini, bahçe hissi veren balkonlardan, arka fonda ne kadar kitap okuduğumuza dair kitaplık yerine farklı tasarımlardan bizi alıkoyan nedir?