Yaşam koçu MERT ÇUHADAROĞLU yazısından yola çıkarak, 2025 yılında açılacak mutluluk kumbarası!

İnsanın değişik bir yapısı var, bizi üzen, mutsuz eden en küçük olayı bile üzerinden uzun zaman geçse bile hatırlıyoruz maalesef. Diğer yandan bizi mutlu eden şeyleri kısa süre içinde unutabiliyoruz.

Pandemi sürecinden bu yana ailemle ve yegenlerimle her hafta bizi mutlu eden küçük şeyleri tarihiyle birlikte küçük bir kağıda not alıp katlayıp kumbaranın içine atıyoruz. Kimsenin ne yazdığını bilmediği mutluluk notlarının biriktiği kumbarayı 2025 yılında açmayı planlıyoruz. Mutlu olduğumuz küçük anları hatırlamak genellikle bugünkü mutluluğumuza da olumlu katkı yapıyormuş. Bu egzersizle bu konuda daha dengeli bir yaklaşım sergilememizi sağlıyor.

Mutluluk kumbarası uygulamasını ailecek de uygulayabilirsiniz, aile olarak hepinizi aynı anda mutlu eden olayları yazıp içine atacağınız ve bir süre saklayacağınız bir kutunuz olabilir.

Mutluluk bu şekilde biriktirilebilir mi bilmiyorum ama bence denemeye değer.

                     

Yakın arkadaşlarımdan birisi ile konuşuyorduk geçenlerde. Birbirimizi ne kadar özlemişiz, anlatamam.

Arkadaşım, annesi babası vefat ettikten sonra ailecek ona çok destek olduğumuzu hatırlattı. Kendi söylemine göre : İnsan hani köksüz kaldığını hissedermiş ya anne babasının vefatından sonra, o bize – biz ona “biz buradayız” dediğimiz ve bunu söylemekle kalmayıp hissettiğimiz için, kan değil can bağı var aramızda.

Sohbet sırasında laf lafı açtı. Yedi yaşındaki yeğenimin doğum gününde dikiş makinesi istediğini söyledim.

“Ay” demiş içinden, “nihayet çıktı talibi!”. Annesinin makinesinden bahsetti. Çok memnun olarak kullanacağımızı söyledim.

Arkadasımın annesinin dikiş makinesi yola koyuldu, Silivri’de aldı soluğu.

Şimdi bizde. Torun, anne, teyze, anne anne, dört kişi, üç nesil yanında keyifle, tıkır tıkır çalışıyor. Mutluyuz. Ona da anlattık neler yapacağımızı. Hatta karadan öte artık tekne ile denize açılacağımızı söyledik. İnsan dünyaya yapmak için geldiği işi yapmalı, severek yapmalı. Makine de onu yapıyor şu an bizlerle.

Velhasıl kelam; annesinin dikiş makinası aynen annesi gibiymiş. Makine arkadaşımın annesi gibi gezmeyi ve insanları mutlu etmeyi çok seviyormuş. Sanırım insanlar bir şekilde yaptıkları ile yaşamaya devam ediyor. Ne mutlu bize.