Mevlevilik tarikatının ibadet ettikleri ve yaşadıkları yer Galata  Mevlevihane’sinde geçtiğimiz pazartesi günü iftar davetine katıldım.

Dış dünyadan farklı olduğu Galata Mevlevihanesi Müzesi bahçe kapısından girmek beni inanılmaz etkiledi.  I. Bayezid (1447 – 1512) döneminde 1491 yılında Şeyhi Divane (Semaî) Mehmed (Çelebi) Dede tarafından İskender Paşa’nın Galata’daki arazisi üzerinde kurulan İstanbul’un ilk Mevlevihanesi ve Osmanlı eserlerinin en önemlileri arasında gösteriliyor.  İftar öncesi Anadolu Kültür Tarihçisi ve Türkolog Ali Canip Olgunlu tasavvuf sohbetine tasavvufa dair unutulmayacak bilgiler ögrendim. Semazenlerin gösteri alanı, dervişlerin çile doldurdukları karanlık oda, mevlevilik ve sanatın iç içe olduğunu gösteren ebru, katı, hat sanatlarının gerçekleştirildiği bölümler, dervişlerin kıyafetlerinin ve her bir öğesinin farklı anlam taşıdığını gösteren kısım, Mevlana’nın eserlerinin orijinallerinin sergilendiği bölümler sizi bu dünyadan ve günümüzden alıp o günlerin mistik ortamı bambaska atmosfer.

Sohbetin ardından Mevlevihane’nin maneviyatına uygun olarak Mevlana Eğitim ve Kültür Derneğine bağlı semazenler yedi bölümden oluşan sema gösterisini icra etti.

TÜRKİYE’DE EN ÖNEMLİ MEVLEVİHANELERİ 

Türkiye’de en önemli mevlevihanenin Konya’daki olduğu düşünülse de Ankara, Antalya, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Manisa, Kayseri, Karaman, Kastamonu, Kilis, Kütahya, Muğla, Niğde, Şanlıurfa ve Tokat gibi birçok yerde Mevlevihane bulunmaktadır. Bunlardan bazıları müzeye dönüştürülmüştür, bazıları cami olarak kullanılmaktadır, bazıları ise hala mevlevihane görevindedir.

Ayda en az 3 kez sinemaya gitmeyi sevenlerdenseniz, şu sıralar severek kullandığım uygulamalar arasında olan “Sinemia Kartı”nı tavsiye edebilirm. Bu hafta vizyona girecek filmlerden ilk seçimimi de yaptım. İşte o film…

En İyi Film , En İyi Kadın Oyuncu dahil 7 dalda Oscar adayı, Üç Billboard Ebbing Çıkışı Missouri, Akademi Ödülü sahibi Martin McDonagh’ın kara mizah türünde bir film.

Missouri, Ebbing kasabasında, yedi ay önce işlenmiş bir cinayet…  Ve ırzına geçirilip öldürülmüş bir genç kız … olayın henüz aydınlatılmamış olmasına ilginç çare bulan “anne” kasabanın girişinde uzun zamandır boş duran üç dev reklam panosunda,  bu durumu eleştiriyor. Hem de reklam parasını ödeyerek. Görevini bir türlü yapmayan yetkilileri -isim de vererek- suçlayan o cümleleri görmek, bu ay izlenebilecek filmler arasında yerini alabilir…

Dün akşam, “Karıncalar | Bir Savaş Vardı” galasıyla Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde Dünya Tiyatrolar Günü kutlandı. Bu sene tek bir oyun izleyecekseniz sizin için tavsiyemiz. Ha tek oyuna gitmeyin, çok oyuna gidin, o ayrı ama bu oyun için mutlaka zaman ayırın…

İKİ BÜYÜK YAZARIN İMZASI VAR

Oyunun iskeleti Boris Vian’ın “Karıncalar ” isimli meşhur kısa öyküsü üzerine kurulmuş. Steinbeck’in savaş hatıralarını yazdığı “Bir Savaş Vardı” romanı bu öyküyü destekliyor.  Oyunun yarısını tek ayak üzerinde oynayan tek kişilik dev performans ‘Mert Turak’a ait. Nedenini bilmediği ve hiçbir şeyini anlayamadığı savaşta bir askerin sevgilisine kavuşacağını sanarken, ayağının bir mayına kilitlenmesini konu alıyor.  Sahne tasarımı, ses dizaynı, efektleri ile gerçek savaşı yaşadığınız bir oyun. Oyunu bu iki metinden hareketle sahneye uyarlayan ise Gökhan Aktemur. Reji Ergun Uğlu’ya ait.

Oyun bitince son zamanların izlediğim en etkileyici oyunlar arasında diyebilir,  Vian’ın Karıncaları’nı okumak isteyebilirsiniz. (aynı isimli öykü seçkisinde yer alır).

 

5 Adımda ‘Saffet Emre’nin kitaplarından da oldukca ününü duydugum  ‘Kadıköy – Karaköy’de  hattında alternatif arayanlara muptelası olunacak bi kaç yer .

1 ) Kılıç Ali Paşa Camii’nin tam karşısından Tophane’nin yanından yukarıya çıkan cadde. Caddenin ismi biraz kötü  : ‘Boğazkesen’ son zamanlarda ciddi bir değişiklik geçiriyor.

2) Boğazkesen Caddesi yokuşun devamında sol kolda müthiş bir yer bulunuyor. Müze gezmekten keyif alıyorsanız görülmeye deger.   Fransız Yetimhanesi St. Joseph  ve kartonpiyer müzesi.

3) Yokuşun oradan devam ederseniz ,  İçinde yapılan yeni yerler oldugu ‘Tomtom Sokak’ gerçekten çok sıradışı. Bu sokakta 3 önemli yer var : ‘İtalyan Lisesi’ , ‘İtalyan Başkonsolosluğu’ , ‘Venedik Sarayı’ . Sokağın sonunda ise eski Fransız Kapitülasyon Mahkemesi bulunuyor.

4) Sokağa devam edersiniz eğer  Tomtom Suits’in, en üst katında  ‘Nicole’ adında harika bir restorant var. İstanbul manzarasını görüyor … kahve içmek isterseniz de güzel bir secim …

5 ) Tomtom’un karşı da Çukurcuma … OrhanPamuk’un Masumiyet müzesinin olduğu yer … Asıl ününü  müzeye mi borclu bilinmez ama Antikacılar müzenin ününü unutturacak kadar hoş.  .

 

 

2016`da tatil günleri bol olduğuna göre Avusturya`nın Salzburg şehrine yakın asıl ününü Çinliler’e borçlu olan ‘Hallstatt’ kasabasını anlatmadan olur mu hiç?

Kasabanın İlginç Hikayesi

Küçük Alp kasabası olan ‘Hallstatt’  Çin`in en büyük metal şirketi  tarafından 2011 yılında  birebir kopyasını  inşa edeceğini duyurunca, dünya gündemine gelmişti. Aradan bir yıl geçti ve Çin`in güneyinde kurulan Hallstatt`ın replikası kapılarını ziyaretçilere açmıştı. Avusturya’nın İncisi olan bu kasabanın  sahtesini de Çin`de görmeniz mümkün!

“Avusturya’nın İncisi”

Avrupa`nın ben gibi kökünü kuruttuğunuzu düşünmeye başladığınız bugünlerde ‘Hallstatt’   farklı tatil rotası arayanlar için harika bir alternatif.  Gölün sakinliği ve dağların heybeti arasında kalan  kasaba ‘UNESCO’ mirası listesinde 1997 yılından beri yer alıyor.  Kasabanın bir ucundan diğer ucunu gezmek 1,5 saat içinde  yürüyerek mümkün.

Her mevsimi ayrı güzellikte olan bu sevimli yere gitmek için Salzburg`tan tren veya otobüsle geçmek en iyi alternatif.

Ününü Çinlere borçlu olan  kasabaya ait kareler :

 

fft20_mf3105921

fft20_mf3105922

fft20_mf3105924

fft20_mf3105925

fft20_mf3105927

fft20_mf3105928

fft20_mf3105929

Screenshot_1

Screenshot_12

Screenshot_13

Screenshot_14

Screenshot_15

Screenshot_16

Screenshot_17

Screenshot_18

 

Paris saldırılarının gölgesi ve yoğun güvenlik önlemleri altında da olsa Avrupa’nın en büyük Noel pazarlarını kurdu. Hemen her bölgede bir Noel pazarı gezilebilir. Ancak Strasbourg’un en zengin ve en çok ziyaret edilen pazarları şunlar:

Petit France: İsmi Küçük Fransa anlamına gelen semt, 1988’den bu yana UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde.

Broglie: En fazla seçenek burada kurulan pazarda. Koridorlarda sıkışmalar hasıl oluyor.

Gutenberg Meydanı (Place Gutenberg): Strasbourg Johannes Gutenberg’in matbaayı icat ettiği yer.

Katedral Meydanı (Place de la Cathédral): 1000. yaşını kutlayan katedralin bulunduğu meydan her zaman en fazla turist yüklenen yer.

Kléber Meydanı (Place Kléber): Hayatın rutin akışında gösterilere sahne olan meydanda bu yıl daha az stant sergi açtı. Buna rağmen çok kalabalık.

Colmar: 200 yıl öncesini anlatan bir film setine adım attığınız hissi uyandıran Colmar, kent merkezine yaklaşık 70 kilometre mesafede. Stantların kurulduğu alan Petit Venise (Küçük Venedik), içinden geçen kanalda gondolla kısa gezintilerin yapıldığı bir yer.

Riquewihr: Fransa’nın en güzel köyleri listesinde yer alan bağlarıyla ünlü Riquewihr’de Noel stantları, mis gibi pasta ve bisküvi kokusu yayılan dükkânlar arasında kurulu. Riquewihr’i ziyarete gelenler için şarap ve peynir degüstasyonları düzenleniyor.

Ne yenir?

Tarte Flambée ve Baguette Flambée: Tarte Flambée, üzerinde çoğunlukla peynir çeşitleri ve küçük jambon dilimleri bulunan bir tür pizza. Baguette Flambée ise aynı malzemelerin baget üzerine transfer edilmesiyle ortaya çıkan yiyecek.

Ne hediye alınır?

Leylek motifli eşyalar: Alsas leyleklerin göç rotasında yer alan bir bölge. Şehir merkezinden uzaklaşıp kırlık alanlara doğru giderseniz çatılarda leylek yuvaları ve en az bir leylek görürsünüz. Kent merkezinde adım başı karşınıza çıkacak hediyelik eşyalar arasından leylek motifli olanları seçebilirsiniz.

Screenshot_2

Screenshot_3

Screenshot_4

Screenshot_6

Screenshot_7

Screenshot_8

 Aman, Tarkan konserini kaçırmayın

Her yıl heyecanla beklenen ve her biri birbirinden coşkuyla geçen geleneksel Açıkhava konserleri kapsamında yaz sonu müzikseverlerle buluşmaya hazırlanan Megastar Tarkan konser maratonunu 10’a çıkardı.

Bronzluğunuza bronzluk katın

Eylül ayında bir yerlere gitmek çok keyifli. Kimseler yok, deniz sana kalıyor, restoranlarda yer bulabiliyorsun. 2015 yazının tadını İstanbul’da cıkartmak mumkunse eger Yada Beach Club, Uzunya Beach, Babylon Kilyos’ta Bronzluğunuza bronzluk katabilirsiniz.

Şimdi Tam Zamanı

Yazın en populer ikramlıklarından olan ‘dondurma’ya  her geçen gün sıra sıra yeni çeşitler eklendi. Mojitolu, karpuzlu, elmalı, kahveli, güllaçlı, bisküvili ve hatta sebzeli…  Şimdi Tam Zamanı diyorsan 2015 yazının farklı dondurma istasyonlarına mutlaka ugramalısın.

Yazlığı – kışlığı olmayan kitaplar

‘Murathan Mungan’nın  ve Zülfü Livaneli’nin yeni kitabı  “Güne Söylediklerim”   “Konstantiniyye Oteli” Bu yazın bir solukta okunacak kitapları arasındaki yerini aldı bile. Okumadıysanız eger  hala zamanınız var …

 


3 yıl sonra yeniden İstanbul’a gelen Fransız sanatçı Zaz, hayranlarını “Merhaba İstanbul. Burada olmaktan çok mutluyuz. Teşekkürler” sözleriyle izleyicisini selamladı.

Konserde, izleyicilerini dansa davet eden ve şarkılara eşlik etmelerini isteyen Zaz’ın, sık sık Türkçe “daha hızlı, daha güçlü” ifadelerini kullanması dikkat çekti. “En Beğenilen Fransız Şarkıcı” unvanına sahip genç şarkıcı, konser süresince en sevilen şarkılarını yorumladı.

Yangına taşıdığı birkaç damla su için ‘payıma düşeni yapıyorum’ diyen Zaz, konserde orman yangınını söndürmek için su damlası taşıyan sinek kuşunun hikayesini de Türkçe okudu.

Gündüz girilen denizin tuzu hala teninizdeyken hafifçe esen rüzgar eşliğinde müziğe istemsizce uyum sağlayan bedenimiz bu zevki tattıktan sonra her yaz arar oldu.

Yazın gerçekleşecek birçok konser, festival var, ama bahsettiğimiz keyfi kesinlikle yaşayacağınıza inandığımız etkinliklere göz atmaya ne dersiniz?

28 Temmuz’da Çeşme’ye gelen ‘Nicolas Jaar’ İstanbul// Suma Beach uğramayı ihmal etmedi! Elektronik müziği bambaşka bir tada büründüren Nicolas Jaar, zekice yarattığı ritimleri ve rahat tavırları sayesinde ruhumuza renk katan, ilham veren müziğine kendimizi teslim etmekse  sahane.

 Chill Out Festival bu yıl 10. yaşını 1 Ağustos günü Bodrum‘da kutluyor.  İstanbul ve Çeşme’den sonra ilk kez Bodrum’da düzenlenecek olan festivalde iki gün boyunca performanslarıyla o tarihlerde Bodrum’daysanız gitme isteğinizi şekillendirecek türden!

22 Agustos günü haftasonu kaçamağı arasında Çesme varsa   tam isabet olur diyeceğimiz festivalse Sense Festival . Line up’ıyla gözleri fldır fıldır eden festivalin headliner’ları Gui Boratto ve Christian Löffler olduğuna göre, muhteşem olacağı konusunda ise şüphemiz yok.

11754111_1637535933156972_3693319634018122975_n

 

Boğaz manzarasının hakkını veren sofralara kurulmak ve şehrin gece ışıklarıyla müziğin uyumunu görmek için sevip saydığımız terasları sıraladık. Yaz aşkı misali kısa sevdalara tutunup favori terasınızı seçin ve tadını çıkaracağınız mekanlar …

Dans, müzik, kokteyl koalisyonunu her hafta güncelleyerek saglam sekilde kuran ‘Mama Shelter‘ Taksim’in tam göbeğinde muhtesem bır saltanat kurmuş

Warhol  eserlerini bulunduran samimi Boğaz manzaralı bir terasa da sahip  olan ‘Spago’sunu keşfetmediyseniz ayıbınız büyük.

Ravouna 1906  İstanbul’un tüm keşmekeşinin kalbinde yer almasına rağmen baş başa sessiz sakin bir yemek için de en uygun adreslerden listemizde gözde adaylardan.

Emirgan kolonisi Teras Emirgan Küçük bir arkadaş çevresinin buluşma noktası olsun diye açılmıştı, ama şanı aldı başını gitti.

Fotografın altına Las Vegas mı, New Yor mu, İstanbul mu? yazarsak  yazalım kararsız kalacagınız mekansa Mixo Terrace , o yüzden her gün o teras senin bu teras benim gezerek  yaz aksamlarının keyfıne varabililirsiniz

Boğazın en yoğun adreslerinden Müzedechanga Sakıp Sabancı’nın Atlı Köşk’ünde en bakir manzarasını koruyan İstanbul’un kalabalığından uzaklaştırma garantisini veriyor.