Dün akşam, “Karıncalar | Bir Savaş Vardı” galasıyla Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde Dünya Tiyatrolar Günü kutlandı. Bu sene tek bir oyun izleyecekseniz sizin için tavsiyemiz. Ha tek oyuna gitmeyin, çok oyuna gidin, o ayrı ama bu oyun için mutlaka zaman ayırın…

İKİ BÜYÜK YAZARIN İMZASI VAR

Oyunun iskeleti Boris Vian’ın “Karıncalar ” isimli meşhur kısa öyküsü üzerine kurulmuş. Steinbeck’in savaş hatıralarını yazdığı “Bir Savaş Vardı” romanı bu öyküyü destekliyor.  Oyunun yarısını tek ayak üzerinde oynayan tek kişilik dev performans ‘Mert Turak’a ait. Nedenini bilmediği ve hiçbir şeyini anlayamadığı savaşta bir askerin sevgilisine kavuşacağını sanarken, ayağının bir mayına kilitlenmesini konu alıyor.  Sahne tasarımı, ses dizaynı, efektleri ile gerçek savaşı yaşadığınız bir oyun. Oyunu bu iki metinden hareketle sahneye uyarlayan ise Gökhan Aktemur. Reji Ergun Uğlu’ya ait.

Oyun bitince son zamanların izlediğim en etkileyici oyunlar arasında diyebilir,  Vian’ın Karıncaları’nı okumak isteyebilirsiniz. (aynı isimli öykü seçkisinde yer alır).

20 Kasım değil 15 Ocak yazdılar bir yaş için ve bir “Pazar” günü ilk defa güneşe çıkardılar biraz ışık için. Ve şimdi de M. Melih Güneş’in Nâzım Hikmet araştırmalarının yeni kitabı “Suyun Şavkı: Leipzig’de Bir Aile ve Nâzım Hikmet”, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

nazim-i-nasil-bilirlerdi-9270117_2688_m

1950 yılında bir daha dönmemecesine doğup büyüdükleri topraklardan yurtdışına çıkmak zorunda kalan Hayk ve Anjel Açıkgöz’ün Samsun’dan başlayıp Leipzig’de sona eren yolculuğunu ve Nâzım Hikmet’le kurdukları güzel dostluğun öyküsüyle birlikte daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış fotoğrafları da bulunuyor.

cay-uzerine

Bir kahvenin 40 yıl hatırı olsa da, asırlar boyunca kimi zaman sofraların vazgeçilmezidir, bir ulusun ortak paydasıdır “çay”! Kiminin hararetini alır, kimine derman olur, kimine yoldaş…  Kimilerin de önceden içtiği kahvenin yerini almıştır ‘şekersiz çay’.  Ne şairler, ne yazarlar karşılıksız aşkına seslenircesine, içli içli sözler yazmışlardır çay için…

Söz konusu “çay” ise gerisi fererruat diyenlerin seveceği çay üzerine söylenmiş işte o sözler:

** Çayın kaç şekerli olsun? – Gülüşün kadar kâfi..

** Cemal Süreya :  …iki çay söylemiştik orda biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni…

** Can Yücel: …anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer…

** Oğuz Atay:  “biz, çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz. Avuçlarken ince belli bardağı, hücrelere kadar hissettiren sıcaklığında unuttuk yalnızlığı.”

** Anonim: …çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen…

** Orhan Kemal : …bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…

** Sunay Akın :  …çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine…

 

 

588f9c3f18c7732a649413c7

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın, “terörle ilintili olduğu düşünülen” ülkelerden gelenlerin 30 gün boyunca ABD’ye kabul edilmeyeceği başkanlık kararnamesi tüm dünyadan tepki almaya devam ediyor.

Aralarında İran’ın da bulundğu 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarına kısıtlama getiren Trump’a en sert eleştirilerden birisi, Oscar adayı İranlı yönetmen Ashgar Farhadi’den geldi. Oscar Adayı ‘The Salesman’ başrol oyuncusu ‘Taraneh Alidoosti’ ve İranlı yönetmen Ashgar Farhadi’nin  Oscar Ödüllerini boykot ettiğini ve törene katılmayacaklarını açıklayarak  “İranlılara Vize Yasağı Irkçılıktır!’ dediler.

OSCAR ADAYI ‘THE SALESMAN’

Bu yıl ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında aday gösterilen ‘The Salesman’ filminin konusu ise oldukça dikkat çekici.

Screenshot_1

Tahran’da yaşayan genç çift Emad ve Rana, oturdukları apartman dairesi hasar görünce yeni bir daireye taşınmak zorunda kalır. Dairenin önceki kiracısıyla ilişkili bir olay, çiftin hayatını bir anda değiştirir. Filmde başlarına gelen olaylar ve sonucunda hayatlarında meydana gelen pek çok değişimin seyircinin gözleri önüne seriliyor. Ashgar Farhadi’nin önceki filmlerinde olduğu gibi insan ilişkilerinin, özellikle de aile içindeki ilişkilerin karmaşıklığına odaklanan film toplumsal ilişkilerle ilgili hassas dengelere de değiniyor.

Spotify’ın verilerine göre en fazla dinlenen sanatçılar, albümler ve şarkıları geçtiğimiz günlerde belli olmuştu.

Üst üste ikinci kez dünyanın en çok dinlenen sanatçısı ünvanını Drake yine zirveyi elden bırakmadı. Geçtiğimiz yıla oranla yaklaşık 3 kat daha fazla -4,7 milyar- dinlendi. ZAYN, en iyi çıkış yakalayan isim oldu. Diğer platform Fizy’de ise Rihanna yabancı şarkıcı tercihi tüm dünyada büyük bir dinleyici kitlesine sahip. En çok dinlenen yabancı albüm unvanını yine Rihanna’nın ANTI’si kazandı.

SPOTİFY, APPLE SANATÇILARA NE KADAR ÖDÜYOR?

Bu savaşta kim ayakta kalır, bilinmez ama siz de benim gibi “Spotify, Apple sanatçılara ne kadar ödüyor?” diye soruyorsanız, hemen bu sorunuza açıklık getirelim. Abonelerinden gelen paranın %70’i eser sahibi şirket ve sanatçılara giderken, çalınan her parça için yayıncı şirkete 0.25 cent (1 Türk Lirası) ödeniyor. Bunun yüzde 15’i sanatçıya ödeniyor.

Ayrıca Spotify’ın CEO’su Daniel Ek, Barrack Obama’ya kendisi için özel oluşturulan “Playlist Başkanı” adlı pozisyon için iş teklifi yapmış kimi köşe yazarları tarafından kendini gündeme getirmeyi başarmıştı. Spotify şu anda Apple’in tek rakibi olsa yılda 10 dolardan daha az ödediğin Turkcell aboneleri için Fizy de güzel uygulama.

 

Bu hafta 3’ü yerli 7 film vizyona girse de tavsiyelerimi dikkate alan arkadaşlar için kısaca…

SIĞACIK MANZARALI SICAK BİR AŞK HİKAYESİ

Scent Of A Woman filmini seyredenlerdenseniz, “Saçlar uzun bukle bukle; saçların arasına kafanı gömdüğün zaman sonsuza kadar orda kalabilirsin. Bir daha hiç çıkmak istemezsin. Dudaklar, dudaklarına değince çölü geçtikten sonra içtiğin şarabın ilk yudumuna benzer…” filmindeki o sahneyi Olanlar Oldu da kimisi için görmek mümkün.

BKM yapımı komedi filminin oyuncu kadrosunda başrolde Ata Demirer yer alırken, kendisine Tuvana Türkay, Salih Kalyon, Ülkü Duru, Seda Güven, Renan Bilek ve Toprak Sergen gibi tanınmış isimler eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunda Hakan Algül’ün oturduğu komedi filmi Olanlar Oldu’nun senaryosunda da Ata Demirel’in imzası var. Filmin görüntü yönetmenliğini ise Ahmet Sesigürgil üstleniyor.

BU HAFTA 3’Ü YERLİ 7 FİLM VİZYONDA

Büyümeyen çocuksanız eğer  yarıyıl tatilinin gelmesiyle birlikte,  animasyon filmlerinin bolca olan vizyonda  ‘Moana’  tam da size göre. Kendini usta bir kaşif olarak ispatlamak ve atalarının yarım kalan arayışını tamamlamak için cüretkar bir göreve yelken açan cesur bir gencin hikayesini anlatıyor.

Uzun zamandır tiyatroya gitmeyenlerden ya da izlediğiniz oyunların konusunu sevmeyenlerden misiniz?

Her nesilli güldürebilecek evrensel konusuyla seveceğinizi düşündüğüm bu oyun tam size göre. 1916 yılında Şehir Tiyatrolarında Dar’ül Bedai’de oynanmış bu oyun tam 100 yıllık. Bugün Tarık Şerbetçioğlu rejisiyle sahneleniyor.  Metne eklenen güncel göndermeler,  hem komedi unsurunu artırmış,  hem de metni bize yakın.

Oyun boyunca bitip tükenmek bilmeyen karı – koca kavgaları,  bir türlü paylaşılamayan biricik kızlarının anne ve babasının kavgalarını yatıştırma çabasını, konu olan Evlilik Komedisi Hissei Şayia‘da Aybar Taştekin, Hikmet Körmükçü, Selma Kutluğ, Sezai Aydın, Uğur Dilbaz, Yağmur Damcıoğlu Namak, Zeynep Göktay Dilbaz ve Zihni Göktay rol alıyor.

 

Tam anlamıyla dolu dolu yaşanan hayatı, 38 bölümden oluşan kimisi uzun  kimisi kısa olmak üzere İstanbul , Ankara,  Kıbrıs ve Doğu Beyazıt’ta geçen çocukluk ve gençlik yıllarına dair Otobiyografi kitabı: Aslında Hayal.

YAZARLIK ASLINDA YALAN SÖYLEME SANATI

Genç yaşta babasını ve iki dostunu kaybeden ünlü yazar, yaşadığı büyük dramlar yüzünden erken yaşta hayatı öğrendiğini ve geçmişini unutmamak için yazdığını söylüyor. “Beklenmedik serüvenlerle yönlenmiş, dalgalara teslim olarak yaşanan,” bir hayatı anlatan  ünlü yazar, Yazarlık aslında yalan söyleme sanatı  bir göz boyama oyunu olduğunu kitabında da dile getiriyor.

 

 

 

 

 

Bugünlerde oldukça popüler olan,  son zamanlarda modern sanat enstalasyonları olarak sıkça karşımıza çıkan Neon ışıkları,  Amerikan filmlerinden aslında tanıyoruz.

37 senedir filmlere,  fotoğrafçılara ve mekanlara ikonik parçalar yaratan ve toplayan  59 yaşında yaşamını yitiren  neon ışık tasarımcısı ‘Chris Bracey’ kendine ‘The Neon Man’ dedirtecek derecede ‘neon ışık’ olayını çözmüş. LasVegas’ın meşur ışıklarını müzeye taşıyan ışık tasarımcısının ‘Londra’da sahibi olduğu dükkanın ismi ise ‘God’s Own Junkyard’

Sosyal medya hesabında yaptıklarına dair cok fotografı olmasada etiketlenen fotograflara bakarsanız bayılacaksınız …

Londra’ya yolunun düştüğü ilk fırsatta  görülmesi gereken yerler arasında

Gods Own Junkyard Unit 12 Ravenswood Industrial Estate Shernhall Street London E17 9HQ

Screenshot_4

img_3705167

braceysigns12

cb3  GodsOwnJunkyard_RG005

Gods-own-junk-yard-03-670x502

neon

p.txt

Screenshot_5

88. Oscar  adayları arasında, siyahi sinemacılar görmezden gelindi. ABD’li yönetmen ‘Spike Lee’ ve aktris ‘Jada Pinkett Smith’ büyük bir tartışmaya sebeb oldu.

Geçen yıl gibi bu yılda  sosyal medyada  ‘Oscars so white’  etiketi trend olsa da Bugüne kadar ödül almış olan siyah sinemacılar ise şöyle :

Screenshot_2

Screenshot_3

Screenshot_4

Screenshot_5

Screenshot_6

Screenshot_7

Screenshot_2

 

Ayrıca , 88. Akademi Ödülleri’nde  En İyi Film dalındaki tahminimse  şöyle, 2 sene üstüste aynı  kişiye oscar verirlerse eğer  bu yıl da ‘Diriliş’ ile yarışa girmesi oldukça akıllıca. Filmin kaderi ‘Birdman’ gibi olursa 12 Dalda tüm ödülleri alır‘Leonardo DiCaprio’nun muzzam hayatta kalma başarısı tescillenir artık.

Düşük bir ihtimal de olsa Amerikan milliyetçiliği ağır basarsa benim gönlüm TomHanks’ın oynadığı film Casuslar Köprüsü’nden yana.