Covid-19 her şeyi durdurdu, dünyada büyük bir değişim talep ediyor. Pek çok haksızlığın, adaletsizliğin ve yanlışın olduğu ‘normal’ sandığımız o günlere en iyi ihtimalle 2024 sonunda dönmemiz öngörülüyor. Amaç ne olmalı? O günlere dönmek mi, daha insana uygun bir dünya dizayn etmek mi? Daha insancıl bir dünya tasarlama fırsatı acı bir deneyimle de olsa sunuldu.

Şimdi evinde pijamayla dolaşan insanları yeniden fabrikalara, şantiyelere, ofislere götürüp verimli çalışmalarını sağlamak mümkün olacak mı diye dertleneceğimize gerçekten bu kadar uzun çalışma saatleri şart mı diye düşünmeyecek miyiz? Hayatın koşuşturmacasında ev dediğimiz yer hepimizi koruyan bir duvarlar bütünü idi. Buluştuğumuz, temizlendiğimiz, karnımızı doyurduğumuz, dinlendiğimiz. Artık daha fazlası olan ortama daha iyi bir dünya mı tasarlayacağız…

Çocuklar için dünyayı ve yaşamı deneyimledikleri yepyeni eğitim modelleri geliştirmek yerine onca yıl o kadar uzun saatler boyu nefessiz sınıflarda tutacağız,  yoksa önlerine farklı seçenekler mi sunacağız.

Binlerce yıldır yerleşik hayatta olan insan, neden hâlâ insana uygun evler, ofisler tasarlayamamakta; güneşi doğurduğu ve batırdığı, gölgeleri takip edebildiği şehirler inşa edememekte, ihtiyacı kadar üretim yapıp adil paylaşamamakta?

Ergonomik tezgahlardan , deneme kabinleri olmadan mağazalarda alışveriş yapmanın keyfini, bahçe hissi veren balkonlardan, arka fonda ne kadar kitap okuduğumuza dair kitaplık yerine farklı tasarımlardan bizi alıkoyan nedir?

Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, bu yıl Ramazan Ayı’nda misafirlerini Akdeniz ve Mezopotamya’nın lezzetleriyle buluşturan “İftar Menüsü”nü mideyi yormayan ve serinletici özellikler taşıyan lezzetlerden ilham almış.

Ramazan ayının coşkusunu sağlıklı ve rahatlatıcı lezzetlerle yaşamak isteyenler için iftar sofralarında, “Beykoz, Beylerbeyi, Kadıköy” adlı 3 farklı menü seçeneği vardı. Ramazan ayı boyunca grup yemeklerinde Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel’i tercih edenler, marina manzarası eşliğinde ödüllü şef Mehmet Yalçınkaya’nın mutfağından çıkan menü eşliğinde klasik iftariyelerin dışına çıkarak misafirlerini Akdeniz ve Mezopatamya’ya özgü otlar, zeytinyağlılar, soğuk şerbetler ve dondurma sunumlarından oluşan farklı lezzet miraslarını tattırıyor.

Birçok Oscar adaylığı bulunan ‘Büyük Budapeşte Oteli’nin yönetmeni Wes Anderson, kafe tasarıma da el attı.

Son projesiyle sinemadan farklı sularda yüzen ünlü yönetmenin tasarladığı  kafe dekorunun  ilham kaynağı ise 1950-60 yıllar .   Milano’da bulunan sanat merkezi Fondazione Prada’nın içindeki yeme-içme mekanı ‘Bar Luce’yi, filmleri kadar çok beğeneceğinizi düşünüyoruz. 

201508051729_l2_v359778_958_992_794-4201508051728_Bar-Luce1 luceeeScreen-Shot-2015-05-09-at-10.44.29 Screen-Shot-2015-05-09-at-10.44.42 Screen-Shot-2015-05-09-at-10.52.45

“Kitabımı alsam da güzel bir yerde okusam” diyenlerdenseniz işte Kitap okumayı sevdigim  2 mekan :

Mahalle Moda’da yer alan isminden de anlaşılacağı gibi cafeden çok bir sanat durağı olan Page Cafe Gallery, içinde bir kütüphane, sergi alanı da barındırıyor. Julius Meinl’in özel kahveleri ile hazırlanan Latte’si veya Americano’sunu içerken ünlü bir edebiyat romanını okuyabilirsiniz.
Nişantaşı’nın yeni mahalle kahvecisi, MOC’un kahveleri kadar kitapları da meşhurdur. İki katlı olan mekânın üst katı kütüphane şeklinde dizayn edilmiş. Rahat koltuklarına uzanarak enfes bir latte içerken kitap keyfi yaşayacağınız olduğunu söylemeden edemeyiz. Arka bölümünde gözünüzün önünde kavurdukları lezzetli kahvelerinin bütün çeşitlerini tavsiye ediyoruz.

 

 

 

Fenerbahçe’nin bugünlerde gözdesi olan mekan Lutfiye’nin hikayesi eski yıllara dayalı. 1930’lu yıllarda Amasra’da kurulan ve o gün bugündür çeşit çeşit marmelat, reçel, pekmez, lokum ve şerbet üreten bir marka. Bu ürünlerin büyük kısmı katkı maddesiz ve organik.

Organik Ürün Sevenler İçin

2009 yılında Bartın Amasra kuruldukları şehirde açtıkları mekândan sonra ikinci şubelerini de İstanbul’a açtıklarını anlatan mekanın isletmecisi , ailenin dördüncü kuşağı. Markanın mottosu ise ‘İyi şeyler’. Ele benzeyen sandelye tasaramından tutun da  mekanın dekor tasarımıyla sizi İstanbul kaosundan kurtaracağının sözünü veriyor.

Kendine özel menüsüyle güzel bir tarz yakalayan Lutfiye’nin marifetlerini saymakla bitmez. Günün en tatlı anlarını enfes lezzetli tatlılarıyla burada yaşayabilirsiniz. Çay saatinde gittiğinizde diyetinize ara vermek zorunda kalabilirsiniz.

Yaz olmasından dolayı da  organik ürünlerle yapılan dondurmanın sunumu ise hem göze hem de damağınıza hitap ediyor. Ayrıca özel tasarımlı lokum ambalajları da oldukça dikkat çekici.

 

Starwood Hotels & Resorts ve Demsa Group ortaklığı ile açılan İstanbulda gözde olmaya alternatif yeni mekan daha : St. Regis İstanbul.

Anneler Günü Bahane Tatlılar da Şahane …

Anneler Günü`nde , St. Regis İstanbul`un giriş katında açılan St Regis Brasserie,  keyifli ve lezzetli bir kahvaltı eşliğinde güne başlamak isteyenler için birbirinden lezzetli bir menü hazırladı.

Kahvaltı sonrasında kahveyle beraberinde ‘tatlı’ seçimi arasında kalmak ise başka . Böğürtlenli ve çilek sorbeli milföyden mi, çikolatalı sufleden mi yoksa fırınlanmış Alaska’dan mı hurmalı Toffee Cake’den mi? arasındaki kararsızlıkla gecen zaman ise şahane.

Birbirinden süslü ve albenili tatlı tabaklarının fotograflarını çekerken epey bir süre oyalanabilirsiniz … İşte hayır diyemedigimiz o tatlılardan ilk 5 tanesi …

spagoistanbul-80ts-1024x768 spagoistanbul-85ts-1024x768 spagoistanbul-91ts-1024x768 spagoistanbul-92ts-1024x768 spagoistanbul-99ts-1024x768

 

Screenshot_2

 

Wom, Nove, Ops Cafe, Mae Zae Tasarım Mağazası, Fransız Geçidi, Murakıp Sokak, Mumhane Caddesi ve Kemankeş Caddesi‘ndeki kafelerde vakit geçirenler için ‘Red Bull’  gündelik rutinimizi kırmaya hazırlanıyor.

Karaköy`de 8 Mekan 8 Eser

Ali İbrahim Öcal, Cins, Furkan Nuka Birgün, Lakormis ve Ham, Mehmet Ali Uysal, Ozan Türkkan, Selçuk Artut ve Volkan Kızıltunç’un farklı disiplinlerde üretilmiş 8 eseri ile Karaköy’ün her gün önünden geçilen uğrak noktalarını yeniden yorumlamaya, bu kez başka bir gözle algılamaya çağırıyor. Proje, başta gençler olmak üzere herkesin şehir hayatına bıkkın değil uyanık ve heyecanlı yaklaşmasını sağlamaya çalışıyor.

 

 

Geçtiğimiz kışdan bu yana neredeyse her hafta yeni bir mekan açıliyor. Eski Karaköy‘ün  eskiden tornacılarla dolu olan sokakların yenilenmesiyle,  alışılmışlıkları kırmaya devam ediyor. Sevilen mekanlarda  en lüks keyif ise ‘kahve içmek’.

Mekan tasarımıyla, verdiği huzurla ve kahveleriyle oldukça sevilen ‘Karabatak’ı top 10 listemde 3’üncü sırada listeye koymasaydım olmazdı.  Kahvaltı sevenlerin adresi  ‘Gakkı‘dan kahvaltı sonrası mekandan kahve içmeden kalkmayın derim.  Nisan 2014′te açılan ‘Louis’ Tea Party Etkinlikleriyle ,  After Work/Aperativo ettkinlikleri ve en önemlisi Pazar günlerini eşsiz bir kahvaltı sonrasında ayrıca kulüp eğlencesi yaşamak isteyenler için ve kahve icmek isterseniz de   keyfe yakışır mekanlar arasında.

Screenshot_1gakki-karakoy-mekanlari

20

 

Birbirinden leziz, doğal öğle ve akşam yemekleri için sağlıklı seçenekler sunan Le Pain Quotidien’ özel lezzetlerini kapınıza kadar taptaze teslim ediyor.

Le Pain Quotidien, toplantı ve özel davetleriniz için kahvaltı, öğle ya da akşam yemeği için özel menüsüyle misafirleriniz için ayrıcalıklı sunumlar gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca Belçika usulü Waffle, keçi peynirli brioche, dana jambon crostini ve granoladan oluşan ilave seçenekleri siparişlerinize ekleyebilir, bu leziz tatlarla sunumunuzu tamamlayabilirsiniz.

Le Pain Quotidien Kanyon:
Kanyon AVM No:185 Giriş Katı Mağaza No:140B 1.Levent
Le Pain Quotidien İstinye Park:
İstinye Park AVM No:F319 İstinye
Le Pain Quotidien Suadiye:
Bostancı Mah. Havacı Binbaşı Mehmet Sok. Orter Apt. No: 2/1 Çatalçeşme-Suadiye
Le Pain Quotidien Kemerburgaz:
Göktürk Merkez Mah. Telekom Sok. No:2 Kemerburgaz
Le Pain Quotidien Buyaka:
Buyaka AVM No:56, Bağımsız Bölüm No:94 Ümraniye