AFİFE’den, NEYZEN TEYFİK’e bir çok oyundan, konsere kadar Zorlu Psm yeni sezona bomba gibi giriş yaptı… 3 senedir kapalı gişe oynayan oyuna gitme imkanını buldum sonunda… Neyzen Tevfik’in hayatını canlandırdığı, tek kişilik oyunda Uğur Yücel’in olduğunu unutup, Neyzen Tevfik anlatıyormuşcasına dinledim, izledim, duygulandım, güldüm.. tonlamaları, çıkışları, inişleri her şeyiyle içine aldı… ve tabii ki Uğur Yücel’i canlı izlemenin keyfini, tadını yaşamanız lazım…

Komet’in yarım kalan eserleri gün yüzüne çıktı!!!

İstanbul’un ilk art nouveau yapısında olan Casa Botter’de, Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde gerçekleşen “Botter Sergileri” serisinin üçüncüsü “Solo Botter: Komet” sergisi geçtiğimiz günlerde sanatseverlerle buluştu.

Sergi, 2022 yılında aramızdan ayrılan sanatçının son yapıtlarından 1967 yıllarına uzanan özel bir seçkiden oluşuyor. 

Komet, 1970 sonrası şekillenen eleştirel-politik figür resmi anlayışının en önemli temsilcilerinden biri. Ölmeden önce son ana kadar atölyesinde üretmeye devam etti.  Ve yarım kalan eserleri de bu sergi sayesinde gün yüzüne çıktı.

YALNIZIM…

Bir röportajında; “Bu süreçte yalnız mı yaşıyorsun?” sorusuna, “Yalnızım. Çevremdeki gençlerin, mahallelinin desteğini  alıyorum” yanıtını veren Komet, yalnızlık yaratımını zirveye taşımasını sağladı. Yaptığı resimlerle bu dünyaya iz bırakan, şiirlerini ise fırçasının yetmediği duygularda tamamladı. İBB Kültür ve İBB Miras ev sahipliğinde, yalnızlığınıza iyi gelecek ve düşündürecek bir sergi 12 Ocak 2025 tarihine sizleri bekliyor! 

Ayrıca  pazartesi hariç her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında İstiklal Caddesi’ndeki Casa Botter’de ücretsiz olarak gezebilirsiniz!

Mutlaka seyretmelisiniz dediğim filmde göz yaşlarınızın yine sel olacağı kesin… A ManCalled OTTO, #HayataRöveşataÇekenAdam olarak çevrilmiş. Ove Adında Bir Adam baş rol oyuncusu #TomHanks, Amerikan versiyonunda ismi #Otto!!! Digital platformlarda izlemeniz mümkün Fredrik Backman’ın aynı adlı romanından uyarlanan film, aynı zamanda 2017 yılında En İyi Uluslararası Film Oscar’ı için yarışan ve 2015 yapımı olan En Man Som Heter Ove filminin yeniden çevrimi niteliğinde. Film vizyonda geçen sene gösterilmiş ama digital platformda izleme şansını yeni buldum.

Otto bize yaşamın acı olayları karşısında yas tutmanın da, dayanıklılık göstermenin de doğal olduğunu söylüyor. Kıymetli bir hayat bilgisini müthiş bir kurgu ile aktarılmış. Gerçekçi, yasın tüm karmaşıklığını tane tane anlatıyor!!!

Filmi lütfen izleyin; kayıptan sonra geride kalanın zorlukla devam etme çabasını, geniş duygusal dalgalanmayı, yasın dönüştürücü gücünü, sevginin asla yok olmadığını, hayatın her şeye rağmen kucaklananileceğini öyle incelikle işlemiş ki, şaşıracaksınız. İzlerken Otto ile komşuluk edemediğinize, o güzel kedisine sarılamadığınıza ayrı üzüleceksiniz. Filmi bitirdiğimde ben de uzun süredir bu kadar ağlamamıştım…

Inside Out, filmi tam 9 yıl önce çıktı ve devamı olan ‘Inside Out 2’ ise sinemalarda güzel bir ilgi görüyor. Ben ilk filmi izlemedim. Filmi merak ettiğimden 2. filmi boş bir vaktimde geçtiğimiz günlerde seyrettim. Film ergenliğe geçiş yapan Riley’in yaşadığı yoğun duygu değişimleri ve hayatı konu edilmiş. Inside Out 2 bu yüzden çocuklara yönelik olarak düşünülse de filmin hitap ettiği kitle bence yetişkinler. Çocuklar için duygu kavramı veya duyguların gerçek hayattaki karşılığı soyut kalabilirken, yetişkinlere ise anlatılmak istenen mesaj yerine ulaşacaktır diye düşünüyorum…

Duyguların kullanımı o kadar hoş ki sürekli yüzünüzde bir tebessüm hakim oluyor. duygulara daha önce uyum içinde çalışan Neşe, Üzüntü, Öfke, Korku ve Tiksinti, şimdi yeni duygular olan Kaygı, Gıpta, Bıkkınlık ve Utanç eklendiği filme eklenmiş. Ayrıca Utanç ve bıkkınlığa bayıldım. Yetişkinleri dahi süresi boyunca sıkmayacak keyifli bir yapım. Inside Out 2 ailecek ya da arkadaşlarınızla gidilebilecek bir film.

Hal böyleyken geçtiğimiz haftalarda kırdığı rekorlarla animasyon tarihine geçen Inside Out 2, karakterleri yerinde durmadı! Elbette marka yüzlerine dönüşerek, iletişim çalışmalarında yer buldular! Peki hangi karakterler hangi markaların iletişim çalışmalarında çocuklardan ailelere gönüllerde taht kurabilirdi? En sevdiğim 2 karakter ve markalar çok güzel bütünlük sağlamamış mı?

UTANÇ

Utanç, Riley’nin zihninde serinin ikinci filminde yani Riley’nin ergenliğinde tanıştığımız bir duygu. Düşünecek olursak, akran zorbalığına kişinin bir de kendine sergilediği acımasızlığın dahil olmasıyla ergenlik “öz sevgi” geliştirmenin hayli zor olduğu bir dönem… Oysa tüm bu güzellik kalıplarını yıkarak herkesin öz sevgisini büyütmesini hedefleyen, bunu da dünyanın pek çok noktasında iletişimlerine taşıyan bir marka var! Dove ve kelimeleri belki de Riley ve “utanç” ile hızla yan yana gelmelidir!

BIKKINLIK

Riley’in zihnine ikinci filmde yerleşen karakterlerden biri de “Bıkkınlık”! Zaman zaman hangimizin zihinde devreye girmiyor ki? Böyle zamanlarda hepimiz bu duygudan kurtulmanın bir yolunu arıyorsak da çoğu zaman yapmayı çok sevdiğimiz şeyler bile kâr etmiyor çünkü andan soyutlanamıyoruz. Ancak ne zaman ki o konsolun düğmesine basıyor farklı bir evrende kayboluyoruz işte o zaman bıkkınlık da yok oluyor!

Sahiden Riley’nin zihninde bir televizyon ve PlayStation ya da en azından bir PlayStation Portal’ı olsa “Bıkkınlık” biraz rahatlamaz mıydı?

‘Titanic’ filminde ‘My Heart Will Go On’ şarkısını seslendirerek milyonların gönlünü feth eden, Aralık 2022’de kendisine, “stiff-person syndrome (SPS)” (kasları etkileyen nörolojik bir hastalık) teşhisi konduktan sonraki Celine Dion’un yürek burkan 2024 yapımı “I am: Celine Dion” belgeselini geçtiğimiz akşam AMAZON Prime’da, izledim.

Belgesel, Celine DION’un hastalığı ile mücadelesi sırasında yaşadığı yıkıcı krizleri anlatırken izleyenlerin ise yüreğini burkuyor. 

Gerçek olan sahne arkası çekimleri ile 56 yaşındaki şarkıcı Celine Dion’un; hastalığı hayatını nasıl değiştirdiğini, çektiği sıkıntıları, müziğin ve “sesi”nin hayatındaki önemini, seyircilere doğal, gerçekçi ve katıksız bir dille izleyenleri göz yaşları içinde bırakıyor.

Belgeselde;

• Hastalığın ileri safhalarındaki gerçekleşme ihtimali yüksek olasılıklar,

• Hayatında, ailesinden sonra, en önemli varlığı olan “sesi”ni kaybetme ve müzik yapamama gerçeği ile karşı karşıya kalan bir insanın, hastalığını anlatırken ve hasta hali ile ilgili görüntüleri paylaşırken gösterdiği cesaret,

• Celine Dion’un mücadele gücü ve azmi

beni çok çok etkiledi ve boğazıma koca bir yumru oturdu…. 

Bir Celine Dion hayranı iseniz, bu güçlü kadının hikayesini izleyin derim.

2 senedir kapalı gişe oynayan, son olarak 2003 yılında “Dolu Düşün Boş Konuş” oyunundan 20 yıl sonra yeniden aynı sahneyi paylaşan eski eşlerin Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer’in oyununu CKM’de kaçıramazdım.

Oynadığı günden bugüne 2 milyon izleyiciye ulaşan KEL DİVA mart ayında Bursa, İzmir, nisan ayında ise Ankara’da izleyicisiyle buluşmaya hazır. Bir İngiliz burjuva ailesinin başından geçen olaylar anlatılırken Kel Diva, kaleme alındığı 1950’li yıllardan bugüne Fransa’da aynı salonda aralıksız oynanma rekoruna sahip. Genel hatlarıyla oyunun temposu çok güzel ayarlanmış. Anlatım çok dinamik ve günümüze iyi uyarlanmış. Nereye varacaklar diye soluksuz izlediğim ve izledikçe absürdleşen hikaye. Bir yere varmıyor, akmıyor.

Bilet bulursanız tek perde kendisine yabancılaşan çiftlerin iletişimsizliğin sürüklediği haller, birbirini dinlemeyen ve anlamayan robotik bir toplumun hikayesini kaçırmayınız.

Yıl sonuna doğru iyice hareketlenen takvim yine en eğlenceli ve en renkli etkinliklerle dolu! Ünlü grupların konserleri, tiyatrolar, söyleşiler, ve sergiler… Peki, kesinlikle gidilmesi gereken, gidince keyif alacağınız etkinlikler hangileri? derseniz benim bu yazımda size gidince keyif aldırıp, hatırladıkça kimi zaman gülümsetecek kimi zaman da hüzünlü anılar için size birkaç önerim var…

2017 yapımı “EL BAR” adlı filmden esinlenerek uyarlanmış BABA SAHNE’de oynayan TAXİM oyunu ne mi anlatıyor:

“Taxim Bistro”da yolları kesişen birbirinden farklı hayatları… On farklı insan, on farklı kader.
Bir araya gelmesi mümkün ama bir arada yaşaması imkansız olan bu insanların yolları, bir anda beliren “hayatta kalma” kavşağında sınava tabi tutulursa neler olur?
“Taxim”, sistemin baskıcı düzeni ile kişisel bencilliklerin ve önceliklerin kesiştiği Araf’ın oyunu. Kara komedinin doruklarından, ölümün kıyısına gelgitler yaşayan bir hikaye.
Herkes yaşamayı hak eder mi? Yaşama hakkı taksim edilebilir mi? İşte bütün sorun bu.

Ayrıca Piyalepaşa’da ArtSümer GALERİ’de geçtiğimiz cumartesi günü açılan ONUR GÜLFİDAN’ın, incelikle derlediği kompozisyonlarında insan doğasını ve 80’lerden bu yana görsel algısını şekillendiren sinema, çizgi roman, animasyon ve dijital oyunların etkilerini, almış olduğu klasik sanat eğitimiyle birleştirerek bize SADECE GÜLÜMSETEN ANLAR sergisi 9 ARALIK’a kadar gezilebilir.

Ay boyunca ise AKM’de gösterime devam edicek, Peter Shaffer tarafından kaleme alınan, dünya müzik tarihinin unutulmaz bestecileri Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin eşsiz hikayesi AMADEUS ise SELÇUK YÖNTEM oyunculuğunda mutlaka izlenmeli.

Bugün Fransa deyince birçoğumuzun aklına muhtemelen ilk Paris gelse de, geçtiğimiz günlerde Fransa’nın Paris dışındaki şehirlerini gezip görme fırsatı buldum. Fransa’nın 18 bölgesi de birbirinden güzelken ve her bölgenin de kendine has karakteristik özelliklerine bir kez daha hayran kaldım. Bu sefer ki durağım: Fransa’nın kuzeyinde, Bretanya ve Normandi’ya bölgesi oldu.  

Bretanya ve Normandi’ya bölgeleri; uçsuz bucaksız mısır tarlaları, meyve bahçeleri, iki katlı taş evleri ve pitoresk manzaralarıyla meşhur olsa da bugün bölgenin en meşhur yapısı Mont Saint Michel Manastırı ile gezimize başladık.

Fransa turizmi bugünlerde Paris haricinde görülmeye değer yer Mont Saint Michel bölgesine ağırlık verdiği haberlerini daha önce de okumuştum. Tarihi, ünü ve bütün ihtişamıyla yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olmuş durumda! Mont Saint Michel’e dilerseniz, arabayla PARİS’ten 4 saat gibi bir sürede, dilerseniz de TGV denilen hızlı trenlerle önce Rennes’e oradan da otobüsle toplam 3,5 saatte Mont Saint Michel’e NORMANDİ  bölgesine varabilirsiniz.

Günümüzde Normandiya’nın simgesi ve bir kültür mirası olan Mont Saint Michel, Guy de Maupassant’ın deyişiyle “devasa granit bir mücevher, oya kadar ince kuleler ve narin çan kuleleriyle dolu” ihtişamlı bir manastır. Mont Saint Michel, Avrupa’nın en şiddetli gelgitlerinin olduğu, tehlikeli bataklıklarla çevrelenmiş ve yalnızca dar bir geçitle ulaşılabilen bir kayanın üzerinden görkemle yükselmektedir. Mont Saint Michel’in bu kadar ilginç ve özel bir yer olmasında bu gelgitlerin (metcezir) rolü büyüktür. Zira bu gelgitler sırasında deniz seviyesi neredeyse 14 metreye kadar alçalırken, deniz de manastırdan 14 kilometre kadar uzaklaşmaktadır. Deniz çekildiği zaman turistlerin rehber eşliğinde etraftaki kumlarda yürüyüş yapması ve yakında bulunan küçük adaya yürüyerek geçmesi de mümkün. 

En Ünlü Hac Yerlerinden


İlk olarak 8. yüzyılda bir ibadethane olarak inşa edilen manastır, zaman içerisinde eklemeler yapılarak bugünkü halini almıştır. Bu küçük adacığa en son yapılan eklemeyse bugün tam tepeden göğe doğru yükselen Neogotik üsluplu manastırdır. Mont Saint Michel Manastırı’nın tepesinde yer aldığı kayanın etrafı, bataklığa gömülme ya da suların yükselmesiyle boğulma riskini barındırsa da Orta Çağ hacıları için en ünlü hac yerlerinden biri olmuştur.

Martin McDonagh, enstruman olarak sinemayı kullanan harika bir düşünür. Anlattığı, kurcaladığı meseleyle insanlık tarihinin en büyük başyapıtlarından biri desem! 

1923’de geçen hikayeyi izledikten sonra, zihninizde tekrar oynatın ve bu kez hikayeye internet, cep telefonu, televizyon ekleyin, sonra içine biraz yakın çevrenizdeki insanları serpiştirin, anlatıda bir şey değişmediğini göreceksiniz. 

 “Boşçuluk ya da pastoral insan” ile “çemberini ilkel insandan farklı bir biçimde eser bırakarak tamamlama bilincine erişmiş az sayıda “öteki” üzerine kurduğu #TheBansheesOfInisherin de sinemacılık hünerleri hayli zayıf yazdığı metnin değeri yüksek, hem de çok yüksek. Kitabı olsa okumak isterdim deseniz de!Filmde Sioban’ın kız kardeşi gibi çok okursanız evde kalabilirsiniz 🤣

Pastoral insanın aydın karşısındaki kompleksinin oluşumunu, toplumun sanatçıda yetenekten çok önce neden mütevazılık baskısı kurduğunu, neden sanatçıların bir sürü vasfından söz etmek dururken “çok mütevazı” dendiğini, farkındalığı oluşan insanın kibirli/diğerinin boşçulukla damgalanması açmazının hangi şartlarda yeşerdiğini, düşünen ve üreten insanın yalnızlık gereksinimini anlayacaksınız. Belki bunca yaygın bir söylem haline gelen “felsefe yapma, edebiyat yapma” sözlerinin de niye bu kadar yaygın kullanıldığını anlarsınız.

Colin Farrell Mel Gibson’ın 40’lı yaşlarına benzemiş. 

Sinemacının her filminde müzikleri  #CarterBurwell’e emanet etmiş. Bestelerinde çoğunlukla coğrafyamızda çok tanıdık yarım sesler seçiyor. Böylece müziğini dikkatli dinlediğinizde bazen “Kızımız Olacaktı” (The Deer adlı teması mesela ) bazen de bu filmde olduğu gibi “Arapsaçı” (Walking Home Alone teması örneğin) ile benzer yerlerde gezinen dizilimler işitip gülümseyebilirsiniz.

Disneychannelturkiye’de izleyebilirsiniz.

Pandemi sürecinden beri denediğim fakat bir türlü yumuşak ekmek yapamadığım günler nihayet Usla’da ekmek atölyesi sayesinde son buldu. Bir kez daha anladım ki, eliniz hamura değmeden ve emek vermeden bu işi öğrenmek mümkün değil. Ekşi mayalı ekmek oldukça fazla emek istiyor. Her deneyişinizde yeni bir şey öğreneceksiniz.

Bu atölyede birincisi hayatınız boyunca yapmak isteyeceğiniz bir ekşi mayalı ekmek tarifini öğrendim. İkincisi; fermantasyon sürecini izlemek, katlamalar sırasında hamurun nasıl tepki verdiğini gözlemlemek, şekil verdikten sonra ne kadar dik ayakta kalabildiğinde sınandım… Bütün bu süreç ileride yapacağınız ekşi mayalı ekmeklerde de işime yarayacak tecrübelerdi elbette.

Ekşi maya konusu tam bir derya. Ekşi mayanın sindirime katkıları hakkında ise bazı bilgiler de mevcut. İşte o bilgilerden bazıları:

 Sindirim Enzimleri: Sindirim enzimleri, gıdaların sindirim sürecinde yardımcı olan proteinler. Ekşi maya, bu enzimlerin üretimini teşvik eder ve sindirimi kolaylaştırabilir.

Prebiyotikler: Ekşi maya, sindirim sistemimizde yararlı bakterilerin büyümesini teşvik eder. Bu bakteriler, sindirim sisteminin sağlıklı olmasına yardımcı olur ve bağışıklık sistemi fonksiyonunu destekler.

Lif İçeriği: Ekşi mayalı ürünler, genellikle geleneksel mayalı ürünlere kıyasla daha yüksek lif içeriğine sahip. Sindirim sürecini düzenler, bağırsak hareketlerini teşvik eder ve sindirimi kolaylaştırır.

Gluten Duyarlılığı: Ekşi maya, bazı insanlar için geleneksel maya türlerine göre daha iyi tolere edilebilir olabilir. Bu nedenle, gluten duyarlılığı veya intoleransı olan kişiler ekşi mayalı ürünleri daha iyi sindirebilir.

Ancak, her bireyin sindirim sistemi farklıdır ve ekşi maya bazı insanlar için sindirimi kolaylaştırabilirken, diğerleri için aynı etkiyi göstermeyebilir. Sindirim sorunları yaşayan veya özel bir diyeti olan bireyler, sağlık uzmanlarına danışarak kendi durumlarına en uygun olanı belirlemelidir.

Ekşimayalı ekmek yapımında malzemelerden katlayış tekniklerine, ortam ısısından pişirmesine kadar her detayı için videolarından tut tariflerine kadar yüzlerce kafadan yüzlerce ses çıksa da benim derdim de bundan sonra kendi yaptığım atalık unlarla bir başka ekmeği nasıl yiyebilirim?

NETFLİX’de izledigim dizi ‘LÖ TUR’ Tour De France (Fransa Bisiklet Turu) veya kısaca Le Tour (Lö Tur)…

113 yıllık büyük spor şöleni (sadece Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğramıştır) akılsızlığına, vicdansızlığına, vahşetine tanıklık edip umudu kestiğim(iz) insanoğlunun itibarını bir süreliğine geri kazandığı gerçek er meydanı… 

23 güne yayılan 21 etap boyunca kan, ter, gözyaşını görürsünüz. Büyük bir sınav verdikleri uğruna çalıştıkları herşey adeta bir araya gelmiş. Taşlı yollarda yarış kaybetmemek için çelik iradeler, neredeyse akıldışı fiziksel performanslar, duygusal patlamalar ve çöküşler, ölümün kıyasından dönenler 200 küsur kilometrelik etabın son saliselerinde çözülen düğümler bir arada…

Her yıl değişen tur güzergâhını tamamlayan bir bisikletçi ortalama 486 bin kez pedal çevirmiştir, 124 bin kalori harcamıştır. Hızı kimi zaman 70-80 (bazen de daha fazla) kilometreye ulaşır yarışçının, kimi zaman tamamını önde götürdüğü bir etabı rakibinin son atağına karşılık verecek mecali kalmadığı için kaybeder. Fiziğin ötesinde zihinsel bir yarıştır ve seyredene de gurur verir… 

Ve şimdi NETFLİX’de dizi olmuş. İzlerken Fransa’ya bir kez daha hayran kalacağınız dizi!